6 Ocak 2016 Çarşamba

Gençlik Güzel Şey- Hermann Hesse - Çeviri : Behçet Necatigil ve Kâmuran Şipal

Yıllar yıllar önce set olarak almıştım. Nobel ödüllü yazarların kitaplarından seçmeler diye. Çok uzun süredir kitaplıkta okunmadan duran kitaplardan biriydi.

Herman Hesse yi ilk defa okudum. Hoşuma gitti. İnsana bir hoşluk veriyor öyküler. Bazen insana ait duygular bahçesinde, bazen de doğa bahçelerinde gezdiriyor okuru.

1877-1962 yılları arasında yaşamış Alman yazar. 1946 Nobel Edebiyat Ödülü almış. Yazarlığının ilk dönemlerinde yazdığı öykülerden oluşuyor kitap. öykülerde, kasabada geçen çocukluk yılları, çocukların ruh halleri, duyguları, düşünceleri, gençlik maceraları, ilk aşk heyecanları, v.s  anlatılıyor. Bütün bunlar anlatılırken doğanın güzellikleri unutulmuyor.
Öykü karakterleri en mutsuz en keyifsiz oldukları zamanlarda bile doğanın muhteşem güzelliklerini görebiliyorlar hissedebiliyorlar. Bir yandan mutsuzluğunu anlatırken öte yandan gördüğü doğanın güzelliklerini aktarıyor. Ormanlar dağlar dereler.. Ne kadar da doğadan kopuk, uzak yaşadığımızı düşünüyorum. Çok yazık.
..........................................................................................................

Altı Çizilenler ;

Tek başıma ilerlerken aklıma geldi, bugüne kadar gerçekte bütün yolları böyle yalnız yürümüştüm; gezintilere tek başıma çıktığım gibi, yaşamımın bütün adımlarını tek başıma atmıştım. Dostlar, akrabalar, iyi konuşup görüştüğüm tanıdıklar, sevgililer hep benimle beraber olmuş, ama asla beni bütünüyle sarıp sarmalayamamış, hiçbir zaman içimdeki boşluğu dolduramamışlar, izlediğim yollardan ayırarak başka yollara çekip alamamışlardı.

.. az önce Oskar ayrılmıştı benden ve biliyordum ki, şimdi eve gidiyordu, geniş ve rahattı, şen bir ıslık oturtmuştu dudaklarına, hiçbir önseziyle ruhu kasvete boğulmamıştı. Yolda hizmetçilere ve fabrika işçilerine rastlayıp da, onların bilmecemsi, belki o toz kondurulamayacak, belki yüz kızartıcı yaşamlarını gördü mü, buna ne bir gizem, ne olağanüstü bir sır, ne bir tehlike, ne de vahşi ve sürükleyici bir şey gözüyle bakıyor, suyla karşılaşmış ördek gibi bunu enikonu doğal ve tanıdık buluyordu. Evet, böyleydi durum. Oysa ben hep dışarıdaydım, hep kıyıda kenarda kalacaktım; tek başıma, güven duygusundan uzak, içi sezgilerle dolu ve bir kesinlikten yoksun yaşayıp gidecektim hep.”